30 Eylül 2015 Çarşamba

İnsanlık Tarihinin Kırılma Noktaları



İnsanlık varolduğundan itibaren sürekli gelişmeye devam etmiştir.Kuşaklar arasında aktarılan bilgiler,gelişen teknolojiler ve geleceğe yapılan yatırımlar bunun güzel örneklerinden.Geçmişten günümüze kadar İnsanlık Tarihinin Kırılma Noktaları.

Ateş – 1 Milyon Yıl Önce

En yakın akrabalarımız olan maymunların ateş etrafında dans ettikleri ve yanan dalları kullandıklarına dair kanıtlar olsa da, insanoğlu ateş yakmayı başaran tek canlıdır. Ateş hem sıcaklık hem de konfor sağlamaktadır. Bunun yanı sıra artık insanlar yemeklerini pişirerek daha lezzetli ve daha sağlıklı bir şekilde yemeye başlamışlardır.

Tekerlek – 6.000 Yıl Önce

Yaklaşık 6000 yıl kadar önce tekerlek dünyanın birçok yerinde kullanılmaya başlandı. Artık ulaşım daha kolay hale gelmişti fakat tekerleğin gidebileceği düzgün yollar yoktu ve bu sorun halledilmeye başlandı. Vagonlar ve arabalar yapıldı. Ayrıca değirmenin temelleri atılmış oldu ve tarımda da gelişme kaydedildi.

Matematik – 20.000 Yıl Önce

Matematik tarih boyunca yavaş gelişim gösterdi fakat teknolojinin gelişiminde çok önemli bir yer aldı. Tarımda ve hayvancılıkta insanlar sahip oldukları ürünün sayısını bilmiyorlardı. Sattıkları ve aldıkları arasındaki farkı bilmiyorlardı. Daha komplike ve verimli bir ticaret anlayışı geldi ve ekonominin temelleri atıldı. Astronomi ve mühendislik dalları gelişti.

Kağıt – M.Ö. 100

Kağıdın bulunmasıyla beraber, okuma-yazma oranı ciddi bir ivmeyle yükselmeye başladı. Eskiden insanlar toprağa yazı yazarlardı ve bu da kalıcı olmazdı. Kağıtla beraber hem daha kalıcı yazılar oluştu, hem de bilginin paylaşılması çok kolaylaştı.

Matbaa – 1440

Kağıttan sonra bilgi düzensiz bir şekilde de olsa yayılmaya başlamıştı. Matbaa ile beraber kitaplar oluşturuldu ve aynı bilginin daha düzenli ve daha çok kopyası yapılmaya başlandı. Eğitim hızla ilerledi ve artık çocuklar küçük yaşlarda kitaplardan bilgilere erişebiliyorlardı.

Aşı – 1724

Aşı insan vücuduna belli bir hastalığa karşı bağışıklık kazandırma işlemidir. İlk olarak 18. yüzyılda uygulanmaya başlanmışsa da, insanlar tam olarak ne olduğunu anlamamış ve yaygınlaşamamıştır. Popülaritesini, çiçek hastalığına karşı çözüm olarak kullanıldığında kazanmıştır. Eskiden yetişkinlerin %50’sini, çocukların ise %80’ini öldüren bir hastalıktı fakat şu an basit bir şekilde atlatılabilmektedir. Aşı şu an birçok hastalıkta kullanılır.

Ya Meraktan kanalımızı takip etmeyi unutmayın,Bir diğer video da görüşmek üzere,Hoşçakalın.

28 Eylül 2015 Pazartesi

Osurmak Hakkında İLGİNÇ Bilgiler



Siz osurmuyorsunuz biliyoruz. Peki biz niçin osururuz? Osuruk neden kokar? Ortaya çıkan bu gaz birçoğumuz için utanç kaynağı olsa da, osuruğun yaşamsal faaliyetlerden biri olduğunu bilmek bizi biraz olsun rahatlatabilir. Sonuçta herkes osurur, Angeline Joile'den tutun da İngiltere Kraliçesi'ne kadar herkes...

Osuruk, bazı sebeplerle vücuda hapsolmuş gazlardan kaynaklanır. Hapsedilen bu gaz, yiyip içerken yutulan hava, kandan bağırsaklara sızan gaz ya da bağırsaklarda oluşan kimyasal tepkimelerin ortaya çıkardığı gaz olabilir.

Tipik bir osuruğun %59'u nitrojen, %21'i hidrojen, %9'u karbondiyoksit, %7'si metan ve yalnızca %4'ü oksijendir.

Beslenmeniz sülfür yönünden ne kadar zenginse, osuruğunuz o kadar berbat kokar. Gazlı içeçekler, yumurta, peynir, fasulye ve lahana gibi besinler diğerlerinden daha fazla sülfür içerir. Kısacası bunları tükettiğinizde, osuruğunuzun yan komşunuza ulaşması şaşırılacak bir şey değildir.

Bir insan günde ortalama yarım litre osurur ve her ne kadar kabul etmeseler de erkeklerle aynı sıklıkta osuran kadınlar da bu ortalamanın içindedir. Hatta, aynı besinleri tüketen kadın ve erkeklerin üstünde yapılan bir çalışma, kadınların erkeklerden daha yoğun ve güçlü osuruğa sahip olmaya yatkınlıklarını kanıtlamıştır.

Buna şaşırmasak da, garip bir gerçek var ki; o da bir insanın çok uzun bir süre durmadan osurarak bir atom bombasıyla aynı miktarda enerji üretebileceğidir.

Osuruk farklı hızlarla yayılabilir ama onu kaçırdığınız ilk 10-15 saniye kokusunu alamazsınız. Çünkü bu koku, burnunuzun direğini sızlatmak için biraz zamana ihtiyaç duyar.

Doktorlar, osuruk tutmanın sağlığa zararlı olup olmadığı konusunda henüz anlaşmaya varmış değiller.Uzmanlara göre en kötü ihtimalle, osuruğu baskılayıp önlemek hemoroid ve bağırsak şişkinlikleri ile sonuçlanabilir.

Çoğu kültürün nezaket kurallarına göre osuruk mutlaka önlenmeli fakat bazı kültürlerde de insanlar toplum içinde osurmaktan çekinmez ve hatta bunun tadını çıkarırlar.

Örneğin, Güney Amerika'da, Yanonami adındaki bir Kızılderili Kabilesi'nin üyeleri selamlaşmak için osuruyor.

Zamanında 4. Roma İmparatoru Claudius ise, osuruğu tutmanın sağlığa zararlı olabileceğinden korktuğu için, resmi yemeklerde gaz çıkartmayı onaylayan bir yasa çıkarmış.

Daha önce de bahsettiğimiz gibi osurukta bulunan metan ve hidrojen bu gazı oldukça yanıcı hale getirir. Bu yüzden bazı insanlar gaz çıkarttıklarında çakmak yardımıyla yarattıkları, büyük alevlerle tehlikeli bir eğlence yaşarlar.

Küçücük karıncaların küresel ısınma gibi koskoca bir problemden sorumlu olması inanılır gibi değil. Aslına bakılırsa mesele boyutta değil karıncaların ne kadar gaz çıkarttığında. Bu karıncalar, diğer tüm hayvanlardan daha fazla osurup, çevreye metan gazı yayar.

Çevre Koruma Örgütü'ne göre; karıncalar sindirim sistemlerinin bir parçası olan, metan gazı yayılımının doğal kaynakları arasında ikinci sıradadır.

Tüm gün kendinizi sıkıp, gazı içinizde hapsetseniz de, rahatlayıp, gevşediğiniz ve huzura kavuştuğunuz anda sizden kurtulur. Uykudan daha çok huzur veren bir şey var mı?

Öldükten sonra bile osurmaktan kaçamazsınız. Yaşamsal faaliyetler dursa da, içeride hapsolan gaz ilk 3 saat çıkmaya devam eder. Bunun sebebi ölüm katılığına kavuşmadan önce, vücuttaki kasların genişleyip küçülerek kasılmasıdır.

19 Eylül 2015 Cumartesi

Dünyanın En Tehlikeli 10 Hayvanı Hakkında Bilgiler



Karada ve denizde bulunan en ölümcül 10 hayvana ait bilgileri sizler için derledik. Bazıları zararsız gibi gözükse de bu hayvanlar her yıl milyonlarca kişinin ölümüne neden oluyor.

10. Zehirli Ok Kurbağası

Zehirli ok kurbağasının sırtı,  avcıları uzak  tutmak için zehirli bir nörotoksin salgılar. Bir kurbağa 10 insanı öldürebilecek zehir üretir fakat gariptir ki yakalandığı zaman bu zehiri salgılamaz. Aşırı renkli olan bu kurbağalar en çok Güney Amerika’da görülür

9. Afrika Mandası

Ağırlıkları 1.5 tonu bulan Afrika mandaları tehlikeyle karşılaştıkları zaman jilet kadar keskin boynuzları ile saldırırlar. Ayakta oldukları zaman 2.8 metre uzunluğa ulaşırlar. Tek doğal avcıları insan olan Afrika mandalarının yolundan aslanlar bile çekilir. Rakamlara göre Afrika‘da en çok ölüme yol açan hayvan Afrika mandasıdır.

8. Kutup Ayısı

Herzaman bizim çok şirin bulduğumuz kuzey kutbu’nun yerlisi, bu dev yaratıklar aslında bilinenin aksine oldukça tehlikeli yaratıklardır. Genelde foklarla beslenir ve bir insanın kafasını bir pençesiyle kopartabilir. En etobur ayı olan kutup ayısı;  deniz ayısı, balina, ren geyiği ve diğer kutup ayılarıyla beslenir.

7. Fil

Sivri dişleri ile Afrika fili,  bilindiği  kadar arkadaş canlısı değildir. Her yıl 500 kişiyi öldürürler. Afrika filleri 16 ton ağırlığındadır.

6. Tuzlu Su Timsahı

Yaşayan en büyük sürüngen olan bu timsahlar çoğunlukla Kuzey Avustralya ve Güneydoğu Asya’da bulunur. Sağlıklı erişkin bir timsah 4.8 metre ile 7 metre arası uzunlukta ve 1.6 ton ağırlığındadır. Bu yaratıklar 3 metre boya ve 1 ton ağırlığa ulaşan mandaları bile yiyebilirler. En tehlikeli saldırısı olan ‘ölüm dönüşü’ndetimsah bir insanı veya hayvanı yakalar ve kendi etrafında süratle döner. Bu metodla 1 tonluk bir aygırın bile 1 dakika içinde ölebileceği biliniyor. Suda ise timsahların hızı yunuslarınkiyle aynıdır.

5. Afrika Aslanı

Afrika aslanı 500 kg ağırlığa kadar ulaşabilir. Tanzanya’da her yıl 70 insanın ölümüne neden olurlar. Boyut olarak kaplanlardan az da olsa ufaktırlar.

4. Büyük Beyaz Köpekbalığı

Bu köpekbalığı sıradışı büyüklüğüyle okyanusların kıyı kesimlerinde bulunur. 6 metre boya ve 5 ton ağırlığa sahiptirler. Büyük beyaz köpekbalığı bilinen en büyük yırtıcı balıktır. Bu yaratıklar genellikle insanlara saldırmaz ve genelde çoğu saldırı ufak ısırıklar olarak gerçekleşir. Bu ufak ısırıklar genelde hedefin veya avın ne olduğunu anlamak için yapılır.

3. Zehirli Denizanası

4 metre uzunluğa ulaşabilen ve 60 kadar dokungaca sahip olabilen bu denizanaları eşek arısı denizanası olarak da bilinir. Her bir dokungaç 50 insanı öldürebilecek zehire sahiptir. Avustralya, Filipinler ve diğer tropik bölgelerde bulunurlar. 1884 yılından beri 5.567 kişinin ölümüne sebep olmuşlardır.

2. Asya Kobrası

En zehirli yılan olmasa da bu kobralar zehirlerini en etkili şekilde kullanan yılan cinsidir. Yılda 50 bin kişinin ölümüne neden olurlar. Ortalama bir kobranın boyu 1 metredir.

1. Sivri Sinek

Sivri sinekler sıtma mikrobu taşıyan parazitleri taşıması sebebiyle yılda 2 milyondan fazla kişinin ölümüne sebep olurlar. Buna ek olarak 70 milyon kişiye hastalık bulaştırırlar. İngiltere, Yeni Zelanda ve Japonya gibi  sinek ısırığı oranının çok düşük olduğu  ülkelerde bile yılda birkaç ölüme sebep olurlar.

Tarihin En İyi 10 Keskin Nişancısı Hakkında Bilgiler



Keskin Nişancılar.Kamufle olarak uzun namlulu silahlar kullanan ve seçtikleri hedeflere genelde uzak mesafeden atış yapan kişilere verilen bir isimdir.Bir çoğu özel eğitimler alır.Özellikle uzun süren savaşlarda neticeyi belli etmeseler de karşı tarafın askerlerine korku vermeleri nedeniyle efsanelere konu olmuşlardır.Karşınızda tarihin en iyi 10 keskin nişancısı.

-Thomas Plunkett

1809 yılında daha tüfekler henüz gelişmemiş ve askerler sadece 50 metrelik hedefleri vurmak için eğitilirken savaşta 600 metreden Fransız Generali vuran İrlandalı Thomas Plunkett arkadaşlarının bunun şans olduğunu düşünmemesi için generali tedaviye gelen yardımcısına da vurarak öldürmüştür. Tarihin ilk sniper’ı olan Thomas Plunkett eğitildiği hedeften tam 12 kat fazla mesafeye başarılı bir atış yapmıştır, hem de iki defa üstüste.

-Juba

Juba, gerçek adı, uyruğu ve özel hayatı bilinmeyen, Irak işgali sırasından bugüne kadar 645 ABD askerini öldüren keskin nişancıdır.Juba öldürdüğü ABD askerlerini tek tek görüntüleyip yayımlamasıyla üne kavuştuştur.İnternette bir çok videosu mevcuttur.

-Charles ‘Chuck’ Mawhinney

Vietnam’da 103 tane “kayıtlara geçirilmiş ölüm” gerçekleştirmiştir. Bir deniz piyadesi olan Chuck en iyi deniz piyadesi sniper’ı olma ünvanını da koruyor. Araması ve kesinleştirilmesi zor olan ateşleri de eklendiğinde sadece 13 ayda Chuck’ın 300’ün üzerinde ölüm gerçekleştirdiği düşünülüyor.

-Rob Furlong

El-Kaide’ye karşı yapılan bir operasyonda 2.430 metre ile en uzak vuruş kendisine aittir. Bu alanda rekor sahibi olan Rob Furlong bir kaç saniye içinde 3 el ateş etmiş, ilkinde ıskalamış, ikincisinde sırtından üçünsünde de saldırı altında olduğunu anlayan teröristi göğsünden vurmuştur.

-Vasily Zaytsev

Kapıdaki Düşman filmi sayesinde muhtemelen en çok tanınan keskin nişancı olan Zaytsev aslında Kızıl Ordu’da katipti. Stalingrad savaşı çıkınca cepheye gitmek için gönüllü oldu. 242 kesinleşmiş katli vardır. Eğittiği keskin nişancıların toplam öldürdüğü insan sayısı 3000 üzerinde diye düşünülüyor.

-Lyudmila Pavlichenko

1941’de Naziler Soyvetleri işgal etmişken gönüllü olarak orduya katılan, Lyudmila Odesa ve Sivastopol cephelerinde tam 309 kişi öldürmüş bunlardan 37 tanesi ise Alman keskin nişancılarıdır. 2. Dünya Savaşı’nda Sovyet ordusunda bulunan 2000 kadın sniperdan en iyisi olarak gösterilmektedir.

-Francis Pegahmagabow

378 kişiyi öldürmesinin yanında bu Ojibwa savaşçısının Kanadalı muhteşem bir kamuflaj uzmanı ve izci olduğu söylenir. Ağır ateş altında önemli mesajları iletmek, cephanesi azalmışken düşman tarafına geçmek gibi delilerin yapabileceği görevleri de başarıyla gerçekleştirmiş ve bir çok sayıda madalya ile savaşı tamamlamıştır.

-Adelbert F. Waldron

109 kabul edilmiş vuruşuyla en çok adam öldürmüş Amerikalı keskin nişancı olmasının yanında kendisinin hedefi bulma oranı da muhteşeme yakın. Özellikle hareketli hedeflere veya kendisi hareketli bir nesnedeyken yaptığı vuruşlar kendisini efsane statüsüne sokmuştur.

-Carlos Norman Hathcock

93 kişiyi öldürmesinin yanında bütün filmlerde gördüğümüz karşıdaki keskin nişancıyı dürbününden vurma hadisesini de gerçekleştirerek meşhur olmuş ve bu atışı meşhur etmiş kişidir. Bir başka önemli başarısı da 2 km’yi 3 gün boyunca sürünüp ölüm görevinde bir Vietnam generalini öldürebilmesidir.

-Simo Hayha

Nam-ı değer beyaz ölüm. 705 tane kabul edilmiş vuruşu vardır fakat gerçek sayının çok daha fazla olduğu düşünülüyor. Fin – Rusya savaşında 100 günden az zamanda bu kadar kişiyi öldürmesi, Rusların ilgisini çekmiştir.Askerleri korkutan bu keskin nişancı için önce bir keskin nişancı, sonra bir keskin nişancı grubu o da yeterli olmayınca da bir bölük asker göndermişlerdir. Bembeyaz giyinen ve nefesi karda belli olmasın diye kar çiğneyen bu akıllı asker Rusların korkulu rüyası olmaya devam ediyordu.Fakat savaş sırasında çenesine yediği şarapnel parçası çenesini dağıtınca mucize sonucu hayatta kalmıştır. Ölmesine kesin gözüyle bakılan Simo 3 ay sonra barışın ilan edildiği gün hastahanede uyanmıştır.

17 Eylül 2015 Perşembe

Dünyanın En Vahşi Kadını Kanlı Kontes



Elizabeth Bathory, Macar Krallığı’nın soylu ailelerinden birinin kızı olarak 7 Ağustos 1560 tarihinde doğmuştur. Elizabeth Bathory ”Kanlı Kontes” olarak bilinir. Bunun nedeni bir seri katil olmasıdır. 54 yıllık yaşamı boyunca işlediği korkunç cinayetler nedeniyle de dünyanın en ünlü kadın seri katili unvanını taşır. Kurbanları sadece insanlar değildir. İnsanların yanı sıra hayvanlara da işkence yaptığı söylenir. Kocası öldükten sonra büyücülükle uğraşmaya başlamıştır. At ve türevleri hayvanların kurban edildiği ayinlere katıldığı da söylenmektedir.40 yaşına geldiğinde, yaşlanıp güzelliğini kaybedeceği telaşına düşen "Kanlı Kontes", birgün hizmetkarı olan genç bir kızın,saçlarını tararken canını acıtması üzerine ona öyle bir tokat atmıştır ki, genç kızın yüzünden düşen bir damla kan Kontes'in ellerine dökülmüştür. Kontes bu kanla, kızın gençliğini ve güzelliğini aldığını zannetmiş ve uşağına emir vererek kızın bütün kanını bir küvete doldurtup "kan banyosu" yapmıştır.Sonrasında iyice yoldan çıkan Kontes, 612 bakire kızı kaçırtıp, bu kızlara tepesinden asılı bir kafeste, işkence çektirmiş; kafesten akan kanlarla ise duş almıştır.Yaptıkları anlaşılan Báthory hücreye kapatılmış, 1614 yılında ise hücresinde ölü olarak bulunmuştur. Şizofreni hastasıdır.Aynı zamanda Bram Stoker'in Dracula isimli romanının,III. Vlad'dan sonraki en büyük esin kaynaklarından birisidir.Ayrıca kanlı kontes olarakta bilinen Madam Bathory'nin küçüklükte yaşadığı öne sürülen bir rivayet vardır.Bathory annesiz ve babasız amcasının evinde yaşamaktadır.Bathory küçüklükte kişilik bozukluğu yaşamıştır,bunun sebebi amcasının ve yengesinin işkenceye düşkün insanlar olması.Amcasının ve Yengesinin bir gün küçük kız Bathory'nin önünde bir atı ikiye bölüp içine bir insan soktukları ve yine Bathory'nin önünde bu atı tekrar diktikleri söylenir.O günden sonra Bathorynin işkenceye merakı başlamıştır.Normal çocukların oynadığı oyunlardan uzak ve diğer çocukların yapmaya korktuğu şeyleri yapar.Bu yüzden Madam Bathory küçüklükten gelen bir kişilik bozukluğu yüzünden ruhsal olarak üzerine sıçrayan kanın onu güzelleştirdiğini düşünmektedir...

15 Eylül 2015 Salı

Tarihte Başarısız Olmuş Çılgın İcatlar



Tarihte Başarısız Olmuş Çılgın İcatlar

Uçan araba,paraşüt ceket, sandalyeden uzak mekiği, Anti-Tank köpekleri ve birçok icat.

Tüm zamanların en başarısız icatlarını sizler için bir araya topladık. Başarısız icatların bazıları amatör mucitlerin eserleri, bazıları ise büyük şirketleri milyonlarca dolarlık zarara sokan yeniliklerdir.

İşte bu icatlardan bazıları;

-Uçan araba-

Wright Kardeşler’in 1903’teki başarılı uçuşunun ardından, Waldo Waterman isimli Amerikalı mucit, zaman kaybetmeden uçan araba yapma girişiminde bulundu. 1930'lu ve 40'lı yıllarda süren uzun çalışmaları sonucunda Chitty Chitty Bang Bang ismini verdiği aracı sorunsuz bir şekilde üretmeyi başardı. Waterman, 6 metre uzunluğunda ve saatte 180 km hıza ulaşabilen arabası ile California'dan Ohio'ya uçmayı başardı.Başarılı olduğu testlere rağmen yaşanan teknik aksaklıklar ve uçuş yasaları nedeniyle,Chitty Chitty Bang Bang'in ticari olarak üretimine hiçbirzaman geçilemedi.

-Anti-Tank Köpekler -

2.Dünya Savaşı sırasında Sovyet Ordusu, Almanlar'ın güçlü tanklarına karşı çok zor durumda kaldılar.Bu duruma çare üretmeye çalışan Rus mühendisler ilginç bir yol denediler.

Sovyet Ordusu aç bırakılan köpeklere, yemeklerini tankların altında bulmayı öğretti.Daha sonra patlayıcı bağlanan hayvanlar savaş alanına salındılar. Ancak köpekler yemeklerini uzaktaki Alman tanklarından çok yakınlarındaki Sovyet tanklarının altında arayınca, Kızıl Ordu’nun kayıpları Naziler’den çok oldu.

-Ereksiyona çareyi hayvan testislerinde aradı-

19’uncu Yüzyıl'da, henüz testosteronun bilinmediği dönemlerde, Dr. Charles,ereksiyon sorununa çare olacağını düşündüğü, domuz ve köpek testislerinden hazırladığı bir karışımı kendisine enjekte etti. Charles, hazırladığı karışım sayesinde uzun yaşayacağını ve cinsel potansiyelinin artacağını düşünüyordu ama karışım hiçbir işe yaramadı.

-Sandalyeden uzay mekiği-

1500 lü yıllarda Çinli bir memur olan Wan Hoo, kendi tasarladığı roketli hasır sandalyeyle Ay’a ulaşmayı hedefledi. Hoo, 47 roket bağladığı sandalyeye oturdu ve yardımcılarına roketleri ateşlemeleri emrini verdi. Roketler ateşlendiğinde büyük bir patlama yaşandı. Ardından üretilen mitlerde Hoo’nun uzayda yaşadığı söylendi ama yapılan araştırmalar talihsiz mucidin parçalara ayrıldığını ortaya koydu.

-TWIKE-

1980’lerin ortalarında piyasaya sürülen, üç tekerlekli, pedallı bir araç olan TWIKE, şehir içi ulaşımda devrim yapacağı iddiasıyla tanıtıldı. 90’lardaki motorlu versiyonu saatte 85 kilometre hıza ulaşabiliyordu. İlk bakışta iyi bir fikir gibi görünse de, aracın üreticisi İsviçreli firma saadece 2 bin adaet TWIKE satabildi.

-Betamax-

Teknoloji devi Sony, tarihindeki en büyük mali kayıplardan birini Betamax video formatı ile yaşadı. 1975’te geliştirilen Betamax, bir yıl sonra piyasaya çıkan VHS karşısında tutunamadı. 1975 yılında video pazarının tamamını elinde bulunduran Sony, 1981’de ancak yüzde 25'ine sahipti.

-Paraşüt Ceket-

Uçan Terzi lakabı takılan Fransız Franz Reichelt, kendi tasarımı olan paraşüt ceketin ilk denemesi için 1912 yılında Eiffel Kulesi’ne çıktı. İşler planladığı gibi gitmeyince, toplanan büyük kalabalık, mucidin büyük başarısına değil ölümüne tanık oldu.

13 Eylül 2015 Pazar

Dünya Üzerindeki En Tuhaf Kadınlar





Her kadın aynı değildir.

Birazdan izleyeceğiniz videodaki kadınlar yaşamlarını fiziksel deformasyon ile mücadele içinde geçiriyorlar.Bu deformasyonların bazıları kendi seçimleri.Yaşadıkları durumları isteyip istemedikleri farketmeksizin bu kadınlar tek bir ortak şeyi paylaşıyorlar.Onların hikayeleri şok edici olmasının yanında inanılmaz da.Var olduğuna inanamayacağınız kadınlar.

Dünyanın en kısa kadını;

Hindistan'ın Nagpur kentinde oturan 22 yaşındaki Jyoti Amge, 5 kilo 250 gram ağırlığında ve sadece 58 santimetre boyu ile “Dünyanın en kısa kadını" olarak unvanını koruyor.Yaşıtları gibi gelişemeyen Jyoti Amge ortama 2 yaşındaki bir çocuk ile aynı boyda. Boyunun kısa olması ona şöhreti de beraberinde getirdi.American Horror Story adlı dizide rol aldı.Dizi ekibiyle birlikte Emmy ödül törerine katılan Jyoti Amge Emmy ödülü ile aynı boydaydı.

Dünya'nın en fazla dövmeli kadını;

Julia Gnuse doğduğunda cildinde sürekli iz bırakan yaralar çıkartan bir hastalığa sahipmiş. Bu yara izlerini kapatmak için dövme yaptırmaya başlayan Julia en sonunda dünyanın en çok dövmeli kadını olarak Guinness Rekorlar Kitabına girmeye hak kazanmıştır.Vü cudunun tam olarak %95 i dövme ile kaplıdır.

Dev Bacaklı Kadın;

Mandy Seller nadir rastlanan bir hastalık ile dünyaya geldi.Dev Adam Hastalığı olarak bilinen hastalığın Dünyada sadece 200 kişide olduğu biliniyor.Mandy Sellers'ın Küçük yaşta sol bacağının aşırı büyümesinden dolayı bacağı kesilerek yerine Protez bacak takılmıştır.Fakat Mandy Sellers'ın bacağı büyümeye devam ediyor. Doktorlar ise bu duruma henüz bir çözüm bulmuş değil.

Dünya'nın en uzun saçlı kadını;

Asha Mendala 17 Metrelik Boyu 19 KG Ağırlığındaki Saçıyla Dünyanın en uzun saçlı kadını ünvanını elinde tutuyor.22 yıldır saçlarını kesmeyen Mendala doktorların uyarılarına kulak vermeye başladı çünkü saçlarını topladığında 19 kilogram ağırlık onu felç edebilir.

İnsan Barbie;

28 yaşındaki Ukraynalı Valeria Lukyanova, çocukluğundan kalan bir saplantı ile kendini ünlü oyuncak Barbie Bebeğe benzetmek için estetik operasyonları geçiriyor.İnsan barbie kendisinin hiçbir estetik operasyon geçirmediğini iddia etmekte. Fakat buna inanmak haliyle oldukça zor.

Dünya'nın en uzun Diline Sahip Kadın;

Kadınlar arasında dünyanın en uzun dili rekoru ABD’li Chanel Tapper’a ait. Chanel Tapper, dünyanın en uzun dilli kadını olarak Guinnes rekorlar kitabına girmeyi başarmış.ABD’li Chanel Tapper’ın dilinin uzunluğu tam olarak 9.75 santimetre.

Dünya'nın en Kıllı Genç Kızı;

"Kurt kız", "Maymun surat" gibi sözlerle arkadaşlarının alaylarına maruz kalan 11 yaşındaki Taylandlı Supatra Sasuphan, Guinness Rekorlar Kitabı'na 'Dünyanın En Kıllı Kızı" unvanıyla girdi. Ve bu olaydan sonra okulundaki popülaritesi arttı.Hatalı kromozomun neden olduğu bu rahatsızlık Supatra'yı artık eskisi kadar üzmüyor, çünkü o yeni unvanından memnun olduğunu söylüyor.

Dünya'nın En büyük Göğüslü Kadını;

Mayra Hills adıylada bilinen Beshine Dünyadaki en büyük genişletilmiş göğüslere sahip .Her biri yaklaşık 9 kilogram ağırlığındaki göğüsleriyle görenleri şaşırtıyor.Beshine'nin vücudunun üst tarafı yalnızca göğüslerden oluşuyor da denebilir.Hatta göğüslerine isim bile takmış “Boobie” ve “Doobie” olarak isimlendirmiş.

Yapışık İkizler ;

Loraine Hensel ve Brittany Lee Hensel, disefalik yapışık ikizler. İkizlerin kafaları ayrı olmasına rağmen vücutları tektir. Dış görünüm itibarıyla simetrik tek bir vücuda sahip görünen ikizlerin göğüs kafesleri tek ve gövdeleri tek bir pelvise bağlıdır. Bununla birlikte kalp, akciğerler gibi hayati organlar ve omurga, omurilik, mide gibi organlar ise çifttir. İkizler kendi tarafındaki vücut yarılarını kontrol etmektedirler. Sağdaki kol ve bacak ile soldaki kol ve bacak ikizler tarafından ayrı ayrı kontrol edilmektedir. Buna rağmen koordineli bir şekilde hareket edebilmektedirler.

Bill Gates'in Serveti ve Onunla Yapabilecekleri





Bill Gates.Dünyanın en başarılı iş adamlarından biri olan Bill Gates ,Microsoft'u kurar servertine servet katar.Amerika doğumlu ve evli 3 çocuk babasıdır.Karşınızda Bill Gates'in akıl almaz serveti ve bununla yapabilecekleri.Eylül 2014'de yayımlanan Forbes dergisinin Amerika'da yaşayan en zengin 400 insan listesinde   daha öncede  pek çok kez olduğu gibi 1 numaralı yeri aldı.Bu listeye göre net serveti  81 milyar Amerikan dolarıdır.Servetinin %13 ünüde bu sene elde etmiştir.Bill gates saniyede 128 dolar para kazanmaktadır.Bu hesaba göre senede 4 milyar dolar kazanabilir.Gates 2 saatlik yemek diliminin sonunda toplamda 922 bin dolarlık bir Ferrari alabilecek kadar para kazanır.Yani bir restaurantta 2 saatlik bir yemek yediğinde kapının önünde bir ferrari onu bekliyor olacaktır.Bill Gates hiç durmadan etrafına 1 dolar fırlatmak isterse tahmini olarak bu eyleme kıyamet sonuna kadar devam etmesi gerekir.Bill Gates Servetini kullanarak 100 dolardan 7 /24 aralıksız yağmur yağdırır ise ancak 64 yıl sonra serveri tükenir.100 dolarlık bir  banknot  1 gram kütleye sahiptir. Bill Gates'in yaratacağı dolar yağmuruna maruz kalan 1 insan birkaç saat içinde boğularak ölür.Çünkü üzerine saatte 145 kilogram dolar yağacaktır .Bill Gates'in serveti o kadar büyüktür ki geleneksel hiçbir yöntem ile harcanarak tüketilemez . Servetini kullanarak İnstagram ve Twitter'ı alsa dahi 10 milyar dolarlık bir parası kalacaktır.Bu kadar büyük paranın ve gücün kontrolünün doğru insanlar üzerinde olması çok önemlidir.Dünya 'da Bİll Gates ile benzer  şartlara sahip olup parasını Gates kadar asilce harcayan insan sayısı çok azdır . Bill Gates Hayır kurumlarına, evsizlere yardım eder.Gates vakfı Dünya'nın en büyük özel hayır kurumu ve en büyük ikinci vakfıdır.2013 yılında Bill ve Melinda Gates 28 milyar doları  Gates vakfına bağışlamışlardır.Bill Gates'in servetini 100 dolarlık banknotlar halinde üst üste dizersek 88 kilometre yükseğe ulaşabiliriz.Eğer bu yığından 2.5 cmlik bir kesit alırsanız elinizde aşağı yukarı 23 bin dolar para olur .Bill Gates Dünya'daki tüm insanlara 10 dolar verirse yine de 2.5 milyar dolarlık bir serveti kalır.Her gün 1 milyon  dolar harcasa bile saniyede 128 dolar kazandığı için serveti ona 218 yıl yeter.Yaptığı hayır işleri ve Dünyamıza kazandırdıklarıyla bu kadar büyük para ve güç daha iyi ellerde olamazdı.

12 Eylül 2015 Cumartesi

Havaalarında Bulunan En İlginç Şeyler



Havaalanlarında yolculuk etmeden belirli güvenlik aramalarından geçeriz.Havada tehlike yaratmaması adına diğer yolcuların güvenliği için aranır ve taşınması yasak olan eşyaları taşıyıp taşımadığımız yetkililer tarafından kontrol edilir.Birçoğumuz bu rutin kontrollerden geçip uçağımıza doğru devam ederiz.Fakat az sonra duyacağınız insanlar olayı biraz yanlış anlamış ve yetkililer tarafından yakalanmışlardır.İnsanların ne denli yaratıcı olduğunu duyduğunuzda şaşıracaksınız.İşte karşınızda Havaalanında güvenlik tarafından yakalanmış birbirinden tuhaf şeyler.

Singapur havaalanında eteğinden su çalkalanma sesi gelen kadın güvenliğin dikkatini çeker ve durdurulur.Yetkililer kadını kontrol ettiklerinde ise kadının eteğinin içine yapılan özel ceplerin içinde 51 Tropikal Balık bulmuştur.Gerçekten emek verilen bir taşımacılık.

Soekarno-Hatta Havalimanı’nda gümrük polisi, bagajında 40 Piton Yılanı bulunan yolcuyu kıskıvrak yakalamıştır.Bu yolcu şansını biraz fazla zorlamış olabilir.

Havaalanlarından uyuşturucu madde geçirmeye çalışan kaçakçılar güvenlik engeline takılıyor. Gümrüğe takılan bu etin içi uyuşturucu dolu! Güvenlikleri şaşırtan bu olay, kaçakçıların sınır tanımadığını gösteriyor.

Meksika havaalanında yakalanan bir gencin üzerinde 18 minyatür maymun çıktı. İkisi ölmüş olarak bulunan maymunlar, güvenliği ve gümrüktekileri hayrete düşürmüştü.

Kolombiya'dan İspanya'ya uçan bir kadın, Barcelona havaalanında kokain doldurulmuş bir silikonla yakalandı! Kadının gerekçesi ise meme implantının silikonla değil, kokainle dolabilecek olması..

2006'ya döndüğümüzde, bir kadın Haiti'den Miami'ye giderken yanında kafatası götürürken yakalandı. İnsan kalıntılarının, bir belge olmadan gümrükten geçmesi imkansız olduğundan bu olayda görenleri hayrete düşürmüştü.

Bu Kaplan yavrusu Tayland havaalanlarından birinde, Bangkok-İran uçağına binmeye çalışan bir kadının bavulunda bulundu. Yapılan kontrollerde Kaplan’ın hipnotik uyku yöntemiyle uyutulduğu belirleniyor.Fakat memurlar X-Ray cihazından bavula baktılarında kaplanın kalp atışlarını görmü ve olayı çözmüşlerdi.2012 yılında Kahire havaalanında, 400 kilo ağırlığında donmuş inek beyini bulundu. İnek beyninin Sudan'da ucuz olduğu için alıp, dondurduklarını söylemişlerdir.Gerçekten sudan ucuzmu bilinmez.Portland Havaalanında bulunan Çocuk Oyuncaklarına gizlenmiş ekstaziler görevlilerin farketmesi üzerine el koyuldu.

9 Eylül 2015 Çarşamba

Osmanlı Tarihinin En Güçlü Kadını Kösem Sultan





Karşınızda günahları ve sevaplarıyla tarih boyunca entrikacı, evlat katili, servet düşkünü olarak anılan Kösem Sultan!Osmanlı tarihinin en güçlü kadın sultanlarından birisi olarak kabul edilmektedir.Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına, opera eserlerine konu olmuştur.(Star TV'de yayınlanacak Muhteşem Yüzyıl Kösem Sultan dizisinede doğrudan konu olmuştur.Dizide Beren Saat,Hülya Avşar gibi bir çok ünlü rol almakta.Dizinin fragmanları yayınladı 1.bölüm ve 2.bölüm yakın tarihte ekranlarda olur)



Mora'da, bir papazın kızı olarak doğan Kösem Sultan, akıncılar tarafından esir alınıp, Bosna Beylerbeyi tarafından saraya gönderildi. Asıl adı Anastasya idi.

Saraya geldiği ilk andan itibaren, dönemin padişahı I.Ahmed dahil olmak üzere herkesi etkisi altına almayı başarmıştı. Ona "Ay Yüzlü" anlamına gelen "Mahpeyker" diye sesleniyorlardı.

Sadece I. Ahmed, bütün gözdelerinden daha çok sevdiği Mahpeyker'e, önde gelen anlamında kullanılan Kösemen diye sesleniyordu. Kösemen, lakabının hakkını verecek ve daha 15 yaşındayken I.Ahmed ile evlenip haseki olacaktı. Kösem Sultan, I.Ahmed zamanında siyasette ve sarayda çok da etkin olamıyordu. Fakat Kösem Sultan, 27 yaşında dul kalacak ve bu hayatının miladı olacaktı.

I.Ahmed'in ani ölümünden sonra saraydan uzaklaştırılsa da, ilk oğlu IV.Murat tahta geçtiğinde, saraya geri dönmüş, yaşı daha küçük olan oğlu yerine ülkeyi yönetmeye başlamıştı.Rüşvet çarkından gelen servetiyle hayır işleri yapıyor, bu sayede de insanların saygısını kazanıyordu.

Nüfuzunu kullanarak satılığa çıkardığı makamlar sayesinde, servetine servet katıyor, ülke yönetiminde ağaların gücünü bildiği için onları yanına çekiyor, adeta satranç oynuyordu. IV. Murad’ı haremden uzak tutmak için iç oğlanlarına alıştırırken, hanedanın devamını sağlaması için I. İbrahim’i cariyelerle meşgul ediyordu. Duruma göre hamlelerini değiştiriyor, gücüne güç, servetine servet katıyordu. Karşısına kim gelirse onu ŞAH MAT yapmasını da çok iyi biliyordu. Öyle ki, döneminde çıkan isyanları bile büyük bir ustalıkla bastırmayı başarmış, ülkeyi birçok tehlikeden kurtarmıştı.

IV.Murat, iktidarına tehlike yaratan iki kardeşini gözünün yaşına bakmadan öldürmüş, Kösem Sultan ise buna engel olamamıştı.Kösem Sultan, hayatı boyunca öldürülme korkusuyla psikolojisi bozulmuş oğlu İbrahim'i, deli olduğunu söyleyerek IV.Murad'ın gazabından kurtarmayı başarmıştı. IV.Murat öldükten sonra ise İbrahim'i tahta getirtecek ve yine ülkeyi kendi yönetmeye devam edecekti.

Ancak "Deli" lakaplı İbrahim bir süre sonra Kösem Sultan'ın kontrolünden çıkacaktı. Bu da artık Kösem Sultan'ın güç kaybetmesi anlamına geliyordu.Oğlu İbrahim'in öldürülmesine itiraz etmedi!

Kösem Sultan'a onu tahttan indireceklerini söylediklerinde, zor bir karar vermesi gerekiyordu. O da, bu oyunda kaybetmemeyi tercih etti. Oğlunun infazını, torununun iktidarını onayladı.Bu defa da tahta çıkan torunu IV.Mehmet adına ülkeyi yönetmeye başladı!

Bir süre daha ülke yönetiminde etkin olduktan sonra, I.İbrahim'in eşi, IV.Mehmet'in annesi Turhan Hatice Sultan, Kösem Sultan'a karşı durmaya başlamıştı. O da diğer ağaları yanına çekiyor ve gün be gün güçleniyordu.Turhan Hatice Sultan, Kösem Sultan'ın kendi torunu IV.Mehmet'e hazırlattığı, suikast planlarını duyunca harekete geçti.

Gelin kayınvalide arasındaki hesaplaşma, Kösem Sultan’ın suikaste kurban gitmesiyle sonuçlandı. Üç parmağı kırılıp kulakları yırtılarak mücevherleri yağmalanmış, sopa ve silahlarla dövülerek yerlerde sürüklendikten sonra öldü sanılarak Kuşhane Kapısı aralığına bırakılmıştı. Yaşadığı anlaşıldığında ise uzun saçlarıyla boğularak öldürülmüştü.Çeyrek asır ülkeyi dolaylı olarak da olsa yöneten Kösem Sultan'ın öldürüldüğü gün 14.000 kişinin aç kaldığı söylenir.

Kösem Sultan, seneler sonra bile halen akıllarımızda türlü türlü entrikaları planlamış birisi olarak yer etse de, gözardı edilemeyecek şekilde binlerce insanın karnının doymasında payı vardır.Gerçi bu iyilikleri gerçekten içinden geldiği için mi, yoksa başka çıkarlar uğruna mı yaptığını asla öğrenemeyeceğiz.

Dünya Tarihindeki En GARİP 15 Olay





Dünya Tarihinde geçmişten günümüze kadar yaşanmış 15 garip olay.

15-Geçtiğimiz 3.000 yılın sadece 240 yılı barış içinde geçmiştir.

14-Tarih boyunca gerçekleşen en kanlı 10 savaşın 7'si Çin topraklarında gerçekleşmiştir.

13-1800'lere kadar protez dişler ölü askerlerin dişleri kullanılarak yapılırdı.

12-Eski Roma'da ağız bakım suyu olarak idrar kullanılırdı.

11-Yue İmparatorluğunun kralı ordusunun en ön saflarına idamlık suçluları yerleştirir ve savaş öncesinde kendi kafalarını kesmelerini sağlardı. Böylece düşmana ordusunun ne kadar "deli" bir ordu olduğunu gösterirdi.

10-Büyük Petro (Deli Petro) karısının aşığının başını kestirmiş ve kesik başı karısının odasında muhafaza ettirmiştir.

9-Moğollar oklarının ucunu ateşe vermek için öldürdükleri düşmanlarının vücut yağlarını kullanırdı.

8-Orta Çağ'da hayvanlar yargılanır ve bazen de ölüme mahkum edilirdi.

7-700'lerin ortasında Çin'de gerçekleşen Lushan ayaklanmasında 40 milyon insan ölmüştür, bu rakam o günkü dünya nüfusunun 6'da birine denk gelmekteydi.

6-Eski Mısır'da sivrisineklerin Firavun'u sokmasını önlemek için aynı odada bulunan hizmetlilerinin vücutları balla kaplanırdı.

5-Pers İmparatorluğunun en güçlü olduğu M.Ö. 480'de dünya nüfusunun %44'ü bu imparatorluk sınırları içerisinde yer almaktaydı.

4-Günümüzde kullanılan Amerikan bayrağı lise öğrencisi Robert Heft tarafından bir ödev olarak tasarlanmış ve Heft bu ödevinden ancak B- alabilmiştir.

3-Buzul çağında Britanya adalarında yaşayan insanlar bere olarak insan kafatası kullanırlardı.

2-Eski mısırda bir hükümdar öldüğünde, tüm yardımcıları ve hayvanları onunla birlikte canlı canlı gömülürdü.

1-Büyük İskender tüm askerlerinden ailelerine mektuplar yazmasını ister ve ardından ailelerine güzel şeyler yazmamış olan askerlerini idam ettirirdi.



Ya Meraktan kanalımızı takip etmeyi unutmayın.Bir diğer videoda görüşmek üzere.

7 Eylül 2015 Pazartesi

Dünyada Dehşet Verici En Korkunç 7 Gelenek





Bir çoğumuz yaşadığınız bölgelerde kendilerine has genelek ve görenekler görmüşsünüzdür.Bunlar kuşaktan kuşağa aktarılan davranışlar.Kendi ülkemiz içerisinde bile bir bölgede olan bir gelenek diğerinde olmayabiliyor.Fakat az sonra duyacağınız gelenekleri görünce bizimkilerin kıymetini anlayacaksınız.İşte Dünyadan dehşet verici 7 gelenek.



7-Ateşin üzerinde çıplak yürüyüş : Malezya’da Taoistlerin düzenlediği 9 İmparator Tanrı Festivali’nde ateşin kusurları ve kötü ruhları uzaklaştırdığına inanan insanlar, korun üzerinde çıplak yürüyor. Böylece insanların gerçek ruhlarının gücünün ortaya çıktığına inanıyorlar.

6-Tayland Puket’te her yıl düzenlenen Vejetaryen Festivali’nde korkusuz gönüllüler yanaklarından bıçak, kanca, kılıç ve hatta silahlar geçiriyor. Bu ayin sırasında tanrının bedenlerine girdiğini ve onları kötülüklerden koruduğunu düşünüyorlar.

5-Hindistan’ın Maharashtra bölgesinde bulunan Solapur’da yaşayan ve bebeklerinin sağlıklı bir ömür geçirmesini isteyen ebeveynler, her sene 15 metrelik bir apartmanın çatısından bebeklerini aşağıya bırakıyor. Aşağıya atılan bebekler diğer köylülerin gerdiği bir çarşafa düşüyor.

4-Ölüyle beraber yaşamak : Endonezya’da yaşayan Toraja adlı etnik bir grup için cenaze töreni hayatın oldukça önemli parçalarından birisi sayılıyor. Bir ailenin bu önemli tören için gerekli parayı biriktirmesi zaman aldığı için de, ailenin ölü üyesi giysilere sarılarak aylar boyunca evin altında saklanıyor. Torajanlar ölen ruhun, cenaze gerçekleşene kadar onlarla yaşadığına inanıyorlar. Ölen kişi gömülmeye hazır hale geldiğinde ise tabutu genellikle bir mağaranın içine yerleştiriliyor. Mağaranın girişine ise dışarıya bakar şekilde ölen kişinin heykeli dikiliyor.

3-Muz aromalı ölü : Amazonda yaşayan dünyanın en ilkel kabilesi Yanomami üyeleri, ölümün doğal bir olay olmadığını düşünüyorlar. Bu yüzden ölüleri yakıyor, sonra da küllerini muzla karıştırıp yiyorlar. Bu sayede ölenlerin yaşamlarını devam ettirdiğine inanıyorlar.

2-Endonezya'da bir adada yaşayan Dani kabilesi'nde dünyanın en garip yası tutuluyor...Dani Kabilesinin kadınları kocaları öldüğünde el parmaklarını kesiyor.Ölen kocaları için tutukları yas ve acının bir belirtisi olarak parmaklarını kesiyorlar.Bu adet o kadar yaygınlaşmış ki kadınların parmak sayılarına bakarak hangisinin dul hangisinin evli olduğunu anlamanız mümkün.Dani Kabilesi, kadının kocası ölse bile onun peşinden gitmesi gerektiğine inanıyor.

1-Aghori Babalar ölü yiyor.Hindistan’ın Varanasi şehrinde yaşayan ve ölüleri yemeleriyle ünlü Aghori Babalar, insanların en büyük korkusunun kendi ölümleri olduğuna inanıyor. Bunu aydınlanmanın önünde bir engel olarak gören Aghori Babalar, ölümle ölüleri yiyerek yüzleşiyor.



Ya Meraktan kanalımızı takip etmeyi unutmayın,bir diğer videoda görüşmek üzere.

Milli Gururumuz Türk Hava Kuvvetleri Hakkında Bilgiler





Türk Hava Kuvvetleri.Dünya'nın ilk askeri hava teşkilatlarından biri olan Türk Hava Kuvvetlerinin tarihi, 1909 yılına kadar uzanmaktadır.

1910 yılında bu çalışmalar geliştirilmiş ve Avrupa’ya bir inceleme kurulu, Paris’te toplanan Uluslararası Havacılık Konferansı’na da bir heyet gönderilmiştir. 1910 yılı sonlarına doğru ise, artık Türk ordusunda havacılık konusunda kesin karar verilmiş ve havacı personel yetiştirilmek üzere birkaç subayın Avrupa’ya eğitime gönderilmesi öngörülmüştür.Fakat o dönemde ülkenin içinde bulunduğu mali zorluklar nedeniyle gerçekleşememiştir.

Millî savunma bakımından, havacılığın gelecekteki önemini gören Harbiye Bakanı Mahmut Şevket Paşa, konuyla yakından ilgilenmeye devam etmiş ve 28 Haziran 1911’de yapılan sınavda en yüksek notu alan Süvari Yüzbaşı Fesa ile İstihkâm Teğmen Yusuf Kenan Beyler, uçuş eğitimi için Temmuz 1911’de Fransa’daki Bleriot Fabrikası’nın uçuş okuluna gönderilmiştir.

1911 yılında, Kurmay Yarbay Süreyya Bey, havacılık teşkilatını kurmakla görevlendirilmiş ve Türk Ordusunun ilk resmî havacılık kuruluşu da Havacılık Komisyonu adıyla 1911 yılında faaliyete geçirilmiştir.

Türk Hava Kuvvetleri filo büyüklüğü açısından NATO'da ve dünyada 2. sıradadır.

Dünyada gece harekatı yapabilen sadece 4 hava kuvveti vardır  ve Türk Hava Kuvvetleri onlardan biridir.

Hepimizin gözlerimizi almadan izlediğimiz Türk Yıldızları akrobasi timi ise 2010'dan itibaren modernize edilen NF-5 2000 uçakları ile gösterilerini gerçekleştiriyor.

Türk Hava Kuvvetlerinin bünyesinde 19 Savaş ,1 Keşif,6 Eğitim, 6 Ulaştırma,1 Tanker,8 Uçaksavar füze filosu mevcuttur.

Günümüzde Terör Örgütü PKK'ya yapılan saldırılırda Türk Hava Kuvvetlerinin rolü çok önemlidir ve yaptıkları harekatlar ile terör örgütüne ağır darbeler vermeye devam etmektedirler.PKK'lı teröristler Türk Hava Kuvvetlerinden deliler gibi korkaklar ve ordumuzun uçaklarını göklerde gördüklerinde adeta kaçacak delik ararlar.



ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜNDE SÖYLEDİĞİ GİBİ : İSTİKBAL GÖKLERDEDİR.


6 Eylül 2015 Pazar

Deniz Kızları Hakkında Bilinmesi Gerekenler





Deniz kızı,bir balık kuyruğuna sahip olan aynı zamanda da belinden yukarısı bir kadın görünümde olan yaratıklardır.

Bir çok kültürde birbirlerine çok yakın  şekilde betimlenmişlerdir.Sirenler gibi bazı deniz kızları denizcilere şarkılar söyleyip onları büyülerler, işlerinden alıkoyarlar ve güverteden denize yuvarlanmalarına ya da daha kötüsü geminin batmasına neden olmuşlardır.Bazı hikayelerdede deniz kızları boğulma tehlikesi geçiren erkekleri kurtaran iyi kalpli deniz canlıları olarak anlatılmışlardır.Efsanelere göre erkekleri su altındaki krallıklarında yaşamaya davet ederler.

Bu mit M.Ö. 5,000 yılına kadar dayanır.Bu teoriyi destekleyecek bir örnek olarak, Christopher Columbus'un yeni dünyaya olan yolculuğu sırasında deniz kızları gördüğünü, ama çok çirkin olduklarını ve daha cazip olmalarını beklediğini söylemesi verilebilir.Deniz kızlarını gördüğünü iddaa eden denizciler deniz kızlarını konuşmayan, yeşil, siyah, kahve rengi veya sarı saçlı, balık kuyruklu, genelde okyanuslarda ve bazen de nehirlerde yüzen doğa üstü insansılar olarak tanımlarlar.

Deniz kızları İngiliz kültüründe uğursuz, felaketlerin habercisi yaratıklar olarak tasvir edilirler.Bazıları devasa büyüklükte, 50 metreye yakın boyutlarda olduğu söylenir.

Deniz kızları popüler kültürün en ünlü yaratıklarındandır ve bu yüzden olsa gerek edebî eserlerde ve filmlerde pek çok kez konu olmuşlardır.

27 Mayıs 2012 tarihinde Discovery Channel'da yayınlanan bir belgesel de kafalarda soru işareti oluşmasına sebep olmuştur.Videolu Kanıtlara,bilim adamlarına ve bir askeri personelin itiraflarına dayanılarak kanıtlanmaya çalışan deniz kızları aslında denizde milyon yıllardır yaşamış suda yaşayan bir insan türü olarak düşünülüyor. Birçok hükümetin bunu bilip de gizlediği idda edilen belgesel çok fazla ses getirdi. Bir süre sonra yayıncı kuruluş belgeselin kurgu olduğunu söylese de amatör kameralarla çekilmiş videolar insanlara acaba buda Amerikan hükümetinin baskısı sonucu yapılmış bir açıklamamı diye düşündürüyor.

Günümüzde deniz kızı gördüğünü iddaa eden kişilerce çekilmiş amatör video kayıtları mevcuttur.Bu videolarda efsanedeki deniz kızına benzeyen cisimler mevcuttur.Bu görüntüler gerçekte olabilir fakat aynı zamanda bilgisayar ortamında yaratılmış efektler yada hazırlanmış kostümlerde olabilir.

Bazı bilimadamları deniz kızlarının gerçekten yaşadığını ve var olduğunu düşünüyor ve bunu ileriye sürüyor.Bazı bilimadamları ise insanın su altında yaşabilecek şekilde evrimleşemeyeceğini iddaa ediyorlar.Buna dayanarak mümkün olamayacağını sadece masallarda ve efsanelerde var olduğunu düşünüyor.Bu durum hala gizemi korumakta ve bilim bu konuda bir açıklık getiremiyor.

3 Eylül 2015 Perşembe

Dünyanın En Zeki 5 Çocuğu





Zeka nedir?

Kavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır.

Hepimiz çocuk olduk fakat birazdan duyacağınız çocuklar bizlerden biraz farklı.Bir çoğu ana kucağında,poposunda bez varken bizim şuan yapamayacağımız şeyler yapmış.Hadi gelin dünyanın en zeki çocuklarına bir bakalım.

- 5 nmarada Michael Kevin Kearney : Hawaii’nin Honululu şehrinde 18 Ocak 1984 yılından doğan Michael Kevin Kearney, akademisyen bir ailenin çocuğu olarak ilk eğitimini okula gitmeden evinde almış. 4 aylıkken konuşmaya 10 aylıkken okumaya başlayan çocuklarındaki cevheri gören ailesinin desteği ile 10 yaşında Associate of Science’ın Jeoloji bölümünden mezun olarak dünyanın en genç üniversite mezunu oldu. University of South Alabama’da antropoloji yılında lisans derecesi elde eden Kearney, asıl şöhreti 2006 yılında katıldığı Who Wants to be a Millionaire? adlı yarışmadan kazandığı 1 milyon dolar ile yakaladı ancak bu onun ilk yarışması değildi. Daha önce katıldığı çeşitli televizyon yarışmalarında bir hayli para kazanmış. Bilgisini paraya çevirmenin en kısa yolunu seçmiş. Şimdi ise 25 yaşında ve bir dolar milyoneri…



- 4 numarada Aelita Andre : Sidneyli sanatçı bir ailenin küçük kızı olarak dünyaya gelen Aelita Andre, bir sabah uyandığında tüm Avustralya’nın konuştuğu bir ressam haline geldi. 2006 yılında dünyaya gelen bu sevimli kız çocuğunun eline oynasın diye verilen fırça ile yaptıkları ülkesinin en pretijli sanat galerilerinin sahibi olan Mark Jamieson’ın dikkatini çekince bir anda tüm dikkatleri üzerine çekti. Şimdiye kadar yaptığı yağlıboya tabloları ilerde kızına göstermek için saklayan baba Michael Andre durumdan oldukça memnun. Çünkü küçük kızının yaptığı tablolar dünyaca ünlü sanat galerilerinin duvarlarını süslüyor.Özellikle yaptığı soyut resimlerde kullandığı figürleri nasıl ortaya çıkardığı ise özel bir merak ve araştırma konusu.



- Listemizin 3 numarasında Akrit Jaswal var : Birçoğunuz Slumdog Millionare isimli Bollywood filmini izlemişsinizdir.Akrit Jaswal, 23 Nisan 1993 Hindistan’ın Punjabi bölgesinden dünyaya geldi ve henüz 10 aylıkken konuşmaya ve yürümeye başladı. 2 yaşına geldiğinde okuma-yazmayı öğrenmiş ve elinden Shakespeare kitaplarını düşürmüyordu. 5 yaşına geldiğinde kanserle mücadele ve gen tedavisi için teoriler üretmeye başlamıştı.İlk tedavisini ise yangında parmakları eriyen küçük bir kız çocuğuna yaptı. Yeteneğini bir kolej başkanı olan Rahi farketti ve yaptırdığı I.Q testi sonucunda Hindistan’ın en zeki çocuğunu bulduğu anladı. 12 yaşında Chandigarh Koleji’ni bitirdi ve Hindistan Üniversitesi’nin en genç öğrencisi oldu. Hindistan’da bir Guru olarak ilan edilen bu küçük dahi daha sonra İngiltere’den kanser araştırmalarına katkı yapması için davet edildi. Şu anda ise Londra Üniversitesi’nde aralarında Türk profesör Mustafa Camgöz’ün de bulunduğu bir kurulda görev yapmakta.



- 2 numarada Gregory Smith var : 1990 yılında doğan Gregory Smith, 2 yaşında okumaya başladı. Kreşteki hocaları tarafından farkedilen yeteneği ile önce 1. sınıfa başlayan Gregory Smith’in yaşı ilerledikçe bir dahi olduğu daha iyi anlaşıldı çünkü bu küçük çocuk, normal boyutlardaki bir kitabı bir kere okuyarak 18 ay hafızasında tutabiliyordu. Öğretmeni tarafından süper bilgisayar olarak tanımlanan Smith, Amerika’nın Florida eyaletinde bulunan Orange Park Lisesi’nde 7 yaşında mezun oldu. Sonra Lynchburg’daki Macon Koleji’ne kabul edildi. Burada matematik tarih ve biyoloji alanlarında eğitim aldı. 2003 yılında Virginia Üniversitesi’ne kabul edildi ve 16 yaşında Amerika’nın en genç doktora sahibi unvanıyla ile mezun oldu. Bundan sonra bilim hayatına ara veren Gregory Smith, kendini dünya barışını sağlamaya adadı ve bir vakıf kurarak Bill Clinton’da dahil  bir çok başkanla görüştü. Afrika’nın bir çok yerinde kimsesiz çocukların eğitim alması için okullar açtı. Dünyadaki bir çok çocuk kurumuna bağışlar yaptı. Bu yaptıklarının karşılığını 4 kez Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilerek aldı.



- Son olarak bir diğer süperzeka küpü aslan parçası Kim Ung-Yong.Söylenenlere göre Kim Ung-Yong dünyanın en yüksek IQ'suna sahipmiş.Takvimler 7 Mart 1967 tarihini gösterdiği gün Koreli Kim ailesi dünyaya bir süper zeka bağışladıklarının farkında değillerdi ancak; bunu öğrenmeleri o kadar uzun sürmedi. Kim Ung-Yong 4 yaşına geldiğinde Japonca, Korece, Almanca ve İngilizce okuyabiliyordu. Normalde anadilinde konuşmayı bile yeni sökmesi lazım olan bu sıradışı dahi 5 yaşında en karmaşık matematik problemlerini çözüyordu. Dünyanın bu küçük dahiyi farketmesi çok uzun sürmedi elbette. Japonya’da bir televizyon kanalında Çince, İspanyolca, Vietnamca, Filipince, Almanca, İngilizce, Japonca bildiğini kanıtlaması üzerine IQ testi yapıldı ve 210 ile Dünyanın En Zeki Adamı olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na adını yazdırdı. Durun daha bitmedi! Kim Ung-Yong, Hanyang Üniversitesi’nde 3 yaşından 6 yaşına kadar misafir öğrenci olarak eğitim aldı. 7 yaşında NASA’nın davetiyle Amerika’ya gitti. Kolorado Eyalet Üniversitesi’nde 15 yaşına basmadan mezun oldu ve 1974’ten itibaren hem akademik çalışmalar yapıp hem de NASA’nın araştırmalarını yönetti. 1978’de ülkesi Kore’ye dönerek dünyanın en prestijli üniversitelerini ve kurumlarını red etti. 2007 itibariyle de Chungbuk Ulusal Üniversitesi'nde ders vermekte.



Hayat acımasız a dostlar.Kimisi en yüksek IQ sahibi,kimi 10 aylıkken okumayı çözüyor.Darısı çocuklarımıza :)



Ya meraktan kanalımızı takip etmeyi unutmayın,bir diğer videoda görüşürüz.HOŞÇAKALIN!


2 Eylül 2015 Çarşamba

Kurt Adamlar Hakkında Bilinmesi Gerekenler



Kurt Adamlar Hakkında Bilinmesi Gerekenler



Kurt adam, dolunay çıktığı zaman ortaya çıkıp vampirleri yok ettiğine inanılan masalsı karakterlerdir. Nasıl kurt adam olunur konusu, birçok filmde kurt adamların kahramanlıklarına yer verilmesinden dolayı hayal dünyası geniş olan kişileri etkilediğinden merak edilmektedir.



Modern kurt adam efsanesi 1573'de Fransa'da birçok saldırıdan sonra ortaya çıkan bir efsanedir.1598'de yine Fransa'da Caude yakınlarındaki ıssız ve vahşi bir yörede birkaç Fransız köylüsü, 15 yaşındaki bir erkek çocuğunun cesedini buldu. Çocuk.korkunç bir şekilde parçalanmıştı ve her yerinden kanlar fışkırıyordu. Bir çift kurt da cesedi yiyordu. Uzaktan köylüler görününce kaçıp ağaçlıkların arasında kayboldular. Köylüler "kurtları" izlediler ve bir çalılığın içinde sinmiş, yarı çıplak bir adam buldular. Uzun saçlıydı. Bakımsız, uzun bir sakalı, sanki pençe görünümünde uzun ve kirli tırnakları vardı. Aralarında pıhtılaşmış kanlar ve insan eti parçaları görülüyordu. Adam, Jacques Rollet adında bir ruh hastasıydı. Köylüler gelip de kaçmadan önce cesedi parçalıyordu. Aslında ortada kurt filan yoktu. Adamlar o andaki heyecanlı halleriyle bu ruh hastası adamı bir kurt adam olarak algılamış olabilirler. Fakat bunu anlayabilmek olanaksızdı. Ama şurası kesindi ki, Rollet kendini bir kurt gibi hissediyordu. Bu kuruntunun etkisi altındayken birçok insanı parçalayıp yemişti. Sonuçta ölüme mahkûm edildi. Fakat Paris Mahkemesi kararı bozdu. Onu bir akıl hastanesine gönderdi. Burası idam edilmeyen kurt adamların kapatıldığı bir yerdi!



15. ve 16. yüzyıllarda kurt adama dönüşme inancı, tüm Avrupa 'da büyücülük ve cadılıkla aynı kefeye konuyordu. Özellikle Fransa ve Almanya'da kurt adam olduğundan şüphe edilen biri, yargılanır ve akıl hastası olmadığı anlaşılır ise idam edilirdi.



Kurt adamlar birçok kişinin ilgisini çektiğinden dolayı birçok web site sahibi sadece kullanıcı kazanmak adına tuhaf tarifler vererek insanları kurt adam olacağına inandırmaya çalıştırmaktadır. Öncelikle kurt adam diye bir kavramın olmadığını, paylaşılan iksir adındaki şeylerin sadece birer saçmalık olduğunu bilmenizi isteriz. Buradan yola çıkacak olursak kurt adam nasıl olunur sorunuza verecek bir yanıt olmadığını, yani kurt adam olmanın mümkün olmadığını söyleyebiliriz.



Günümüzde ise Kurt adamlara ilişkin olaylar eskisi kadar yoğun olmamakla birlikte zaman zaman bu tür olaylardan söz edilmektedir. Örneğin I. Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre önce üç kurt adamın ele geçirildiği öne sürülmektedir.



1975'te İngiliz gazeteleri, Staffordshire'ın bir köyünde yaşayan 17 yaşındaki bir gencin olağanüstü haberleriyle dolup taşıyordu. Delikanlı, kurt adama dönüştüğü inancı içindeydi. Bu zihinsel acılarına kalbine sapladığı bir bıçakla son verdi. Delikanlının yakınlarından biri şöyle diyordu: Ölmeden çok kısa bir süre önce bana telefon etti. Yüzünün ve ellerinin renk değiştirdiğini ve giderek kurt adama dönüştüğünü söyledi. Az sonra sesi giderek homurtuya dönüştü."



Halihazırdaki bilimsel bilgiler, kurt adam olayında olduğu gibi bir insan formunun bu kadar kısa zamanda bir başka biçime dönüşmesinin kesinlikle olanaksız olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla kurt adam efsaneleri tümüyle cehalet ve kuruntu üzerine kurulmuş olabilir. Fakat yine de yüzlerce yıldır bildirilen bu tür olayların gözardı edilemeyeceği belirtiliyor.

1 Eylül 2015 Salı

Mescid-i Aksa Hakkında Bilinmesi Gerekenler







Mescid-i Aksa . Türkçede geldiği anlam ile en uzaktaki mescid.



Kudüs'ün doğusunda yer alan, Kudüs'ün müslümanlarca da kutsal sayılmasının sebebi olan cami kabe'den önce müslümanlar'ın ilk kıblesidir.



El Aksa Camii'nin bulunduğu alan müslümanlar için Mekke ve Medine'nin ardından en kutsal 3. bölgedir.



Hz. Muhammed'in miraç gecesi'nde buradan gökyüzüne yükseldiğine ve cennete yolculuk ettiğine inanılıyor.



Yapımına Davud Peygamber tarafından başlatıldığı belirtilen Mescid-i Aksa H.z Süleyman tarafında inşaa edildiği tarihçiler tarafından rivayet edilmektedir. Bu yüzdendir ki  Mescid-i Süleyman olarak da anılmaktadır.



Museviler ise aynı bölgenin altında Hz. Süleyman tarafından inşa edilen bir kutsal tapınak yer aldığını savunuyor.



El Aksa'nın bir tarafında cami, diğer tarafında ise ağlama duvarı'nın bulunması da bu bölgeyi her iki din açısından kutsal hale getiriyor.



Muhammed'in miraca yükseltildiği sırada Kudüs'te bugünkü şekliyle bir cami yoktur. Ancak Süleyman tarafından inşa edilmiş ve daha sonra yıkıma maruz kalıp yenilenmiş olan Mescidi Aksa'nın kalıntıları vardır ve burası da Beyt-i Makdis olarak adlandırılırmıştır.



Muhammed'in ziyaret ettiği mekan da burasıdır.



Bazı tarihi kaynaklarda Kudüs'ün M. S. 70 yılında yıkıma uğratıldığı Beyt-i Makdis'in de bu olayda yıkıldığı ifade edilmektedir.



M.S. 638 yılında Ömer döneminde Kudüs fethedildikten sonra Beyt-i Makdis'in yerinde Mescidi aksa inşa edildi.



Cami Haçlı Seferleri'nin başlamasıyla Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında birkaç kez el değiştirdikten sonra 1967 yılında İsrail'in işgaline girmiştir



Kapısında isgalçi İsrail askerleri'nin bekledigi,müslümanlar tarafından 24 saat nöbet tutularak boş bırakılmayan bu camiyi gezmek için müslüman olmak şart.Ramazan süresince kadınların içine girmesi yasak olan bu camide müslüman olup olmadığınıza dair sorular soruluyor ve Şehadet getirip , Fatiha suresini okumanız isteniyor.